31 Temmuz 2014 Perşembe

Aşk ile ilgili

#316 İlahi aşka eren kulun gözü Allah’tan başka hiç kimseyi, hiçbir şeyi görmez olur. Hak aşığı O’nun yolunda canı dâhil her şeyini feda etmekten hiç çekinmez. #504 İnsan, sevdiğini unutmaz. Muhabbetin, sevginin yeri ise, kalptir. Zira kalp, muhabbet yeri, sevgi yeridir. Aşk, muhabbet bulunmayan kalp, ölmüş demektir. Kalpte, ya dünya sevgisi yahut Allah sevgisi bulunur. Dünya, haram olan şeyler demektir. Emirleri yaparak, haramlardan sakınarak, kalpten dünya sevgisi çıkarılınca, kalp temiz olur. Bu temiz kalbe, Allah-ü Teâlâ’nın sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalp kararır, hasta olur. Dünya muhabbeti yerleşerek, Allah-ü Teâlâ’nın sevgisi gider. Kalbin bu hali, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca hava kendiliğinden dolar. #642 Göz ışıkla, akıl ilimle, kalp ise imanla ve aşkla doyar. #744 Gönülde ilahi aşk olmayınca lisandaki zikrin kıymeti de olmuyor, faydası da. Aşksız geçirilen bir ömür heba edilmiş demektir. #792 Kalbiniz üç şeyin evi olsun. İmanın, ümidin, aşkın… Hz. Ali (r.a.) #799 Seni secdeye götürmeyen aşk, cennete nasıl götürsün… #837 Behâeddîn Zekeriyyâ buyurdu ki: "Bir kalpte Allah-ü Teâlâ’ya olan aşk ateşi yok ise, o kalp ölü bir leş eti gibidir. Ama aşk ateşi varsa, o kalp, zât-ı ilahînin ve nimetlerinin aynası hâline gelir.” #933 Allah’tan gelene, nimette olsa külfette olsa rıza göstermek, samimi bir aşka alamet olması açısından önemli ve değerlidir. #938 Dünya, ilahi bir aşkla mevlevi gibi dönüyor. #991 Başa gelince şikâyet edilmeyen tek bela, aşk’tır. #1005 Her aşığım diyen âşık olamaz. Her sevgiden bahseden sâdık olamaz. Herkes mert âşık olamaz. Sıradan kalplerde aşk derdi bulunmaz. #1439 Ne mutlu istikamet yolundan yürüyüp Cenab-ı Hakk’ın dinine aşkla şevkle hizmet edenlere… #1761 Aşkla, şehveti birbirine karıştırma a gafil. Unutma ki aşk, ruhların birbirlerini sevmesi şehvet ise bedenlerin birbirini arzulamasıdır. “Ruhta doğan sevgiye aşk, nefiste doğan sevgiye şehvet denir.” Şemseddin Yeşil #1763 Hz. Adem cennetten gelirken oradan yalnız bir şey çıkarabildi. O da aşk. Cennet yadigârı olan aşkı, bunun için lekelememek, hakkını vermek, ona hürmet etmek hepimizin borcudur. Salâhaddin Eyyubî #1856 Bediüzzaman’ın ağzıyla soruyoruz: İdama mahkûm birisi, zindanın süslenmesinden zevk alabilir mi? Ebedi bir aşk isteyen bir kalbi, fani sevgiler tatmin edebilir mi? Dünya kadar bir cennetle ancak tatmin olan bir ruh, bazen suyu,elektriği bile kesilebilen uyduruk villalarla kandırılabilir mi? “Madem bu dünya geçici bir imtihan meydanıdır, imtihanda rahat olmaz” deyip geçici sıkıntıları, zahmetleri hoş karşılar. “Bu dünya bir karalama defteridir” der, düzeltemediği pislik ve karışıklıklarla zihnini bulandırmaz, kendi amel defterini temiz tutmakla meşgul olur. “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” der, pencerelerden seyreder, içlerine girmez. Günah, gaflet ve isyana düşmüşse bile “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez” der, daima açık olan tövbe kapısından girip yeni bir beyaz sayfa açar. Bu dünyada da hakiki huzur ve saadeti bulur. Sadece çağımızın değil çağların hastalığı olan depresyondan kurtulmanın yolu çağlar ötesi mesaja kulak vermektir. #1899 Hakîkatte kadın, buğza müstehak bir dikenlik değil, aşk ve muhabbete lâyık bir gülşendir. Ona dair sevgi de bizzat Allâh tarafından bahşedilmiştir. İnsanlık tarihinde kadın, böylesine ilâhî bir kıymete ancak İslâm’ın yüce iklîminde nail olmuştur. İslâm’ın dışında kadına değer verdiklerini iddia eden bütün sistemler, ona sadece vitrin malzemesi olarak kıymet vermekte, arka plânda ise kadını ancak ekonomik ve nefsânî bir meta olarak kullanıp ezmekte ve tüketmektedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder